2 Aralık 2007 Pazar

Kurban için vekalet nasıl verilir?

Sual: Kurban için vekalet nasıl verilir?
CEVAP
Maddeler halinde bildirelim:

1-
Kurban kesmesini bilmeyenin, başkasına kestirirken, (Allah rızası için bayram kurbanımı kesmeye seni vekil ettim) demesi ve kalben de niyet etmesi gerekir. Eğer kurbanı da başkasına aldıracaksa, kurbanı alacak kimse de, kesmeyi bilmediği için başkasına kestirecekse, Allah rızası için bayram kurbanımı almaya, aldırmaya, kesmeye ve kestirmeye seni umumi vekil ettim der.

2-
Bir kimse, kendisine kurban kesmesi vacip olmasa da, vekil vacip diye kesse, kurban yine sahih olur. Adak hayvanı, akika veya nafile kurban yanlışlıkla vacip diye kesilse mahzuru olmaz.

3-
Bir kimsenin kendi hayvanını başkası adına kesmesinin caiz olması için, bu kimsenin, kendi hayvanını başkasına veya onun vekiline hediye etmesi, onların da teslim alması, sonra bunu vekil ederek geri verip kestirmeleri gerekir.

4-
Başkasının hayvanını ondan habersiz, onun için kurban etmek caizdir.

5-
Başkasının hayvanını, ondan izinsiz, kendi için kurban eden, sonra kıymetini öderse, caiz olur. Sahibi kıymetini kabul etmeyip, kesilmiş hayvanı alırsa, sahibi için kurban edilmiş olur.

6-
Bir kimse, birine, kurban işimi hallet dese, ona para bile vermese, vekalet vermiş olur. O kişi de bir hayvan alıp kesebilir.

7-
Vekaleten kurban kesene, kimi çok, kimi az para verebilir. Kimi de hiç para vermeden, (Bana da bir hisse verin) diyebilir. Vekil asıl gibidir. Vekil, vekalet aldığı kimseler adına kurban keser veya kestirebilir. Daha sonra vekil, ondan para ister veya istemez. İki kurbana yetecek para veren için de iki kurban alır veya ona iki hisse verir. Yahut iyisinden bir kurban alır. Çünkü umumi vekil, tam yetkilidir.

8-
Kurban kesmeye vekil olan, zekat hariç, sahibinden ayrıca izin almadıkça veya, (İstediğini yap) diyerek umumi vekil edilmedikçe, başkasını kendine vekil yapamaz. Umumi vekil ise, başkasını, o da bir başkasını vekil yapabilir.

9-
Birden çok kişiye vekalet vermek sahihtir. Bir işe vekil olan iki kişiden biri, tek başına yetkili olamaz. Ancak emaneti vermede, borcu ödemede, kurban kesme gibi işlerde birisi tek başına yetkili olabilir. Çünkü bu işlerde vekillerden birisinin, diğerinin görüşünü sormaya ihtiyacı yoktur. Bir kimse, kurbanını kesmek üzere dört kişiye vekalet verse, bu vekillerden biri kesince ötekilerin görüşünü almaya ihtiyaç yoktur. Kurban dinimize uygun kesilmiş olur.

10-
Üzerinde birçok kimsenin vekaleti bulunan kimse, herhangi bir mazeretle bayramın üçüncü günü de kesememişse, Şafii�yi taklit edip dördüncü günü de kesebilir.

11-
Kurbanda kanın akması yeter, etin dağıtılması şart değildir. Kan akıtılmakla vacib olan kurban kesilmiş olur. Eğer eti de uygun yerlere verilirse daha çok sevab olur. Etin üçte birini evde bırakmak, üçte birini komşulara, gerisini fakirlere vermek müstehabdır. Hepsini fakirlere vermek veya hepsini evde bırakmak da caizdir.

12-
Derisi namaz kılan fakire verilir. Ne olduğu bilinmeyen kimselere verilmez. Veya evde kullanılır. Yahut devamlı kullanılacak bir şey karşılığı verilir. Tükenen bir şey veya para karşılığı satılmaz. Derisi, eti satılırsa, parası fakire sadaka verilir.

Sual: Kurbanını hayır kurumuna hediye etmek isteyen kimse nasıl vekalet verir?
CEVAP
Kurbanını, bir hayır kurumuna hediye etmek isteyen kimse, kurban parasını, bu işle vazifeli kimseye teslim ederken, Allah rızası için bayram kurbanımı almaya aldırmaya, kesmeye ve dilediğine kestirmeye ve etini ve derisini dilediğine vermeye seni umumi vekil ettim demelidir. Vekalet, mektupla, faksla, e-maille veya telefonla da verilir. Kurban parası, önceden verilebildiği gibi, daha sonra da gönderilebilir. Vazifeli kimse, satın aldığı kurbana bir numara bağlar. Bu numarayı ve kurban sahibinin ismini deftere yazar. Kesilirken sahiplerinin ismini söyleyerek kasapları vekil eder. Ancak böyle kesilen kurbanlar sahih olur.

Sual: 7 kişiyiz. Keseceğimiz kurbanı paylaştırmanın kolay bir yolu var mı?
CEVAP
Kolay yolu var. Ortaklar ilk size vekalet verirken, Bayram kurbanımı kesmeye, kestirmeye ve etini ve derisini istediğin gibi kullanmaya seni umumi vekil ettim derlerse, artık et de sizin olur, istediğinize istediği kadar verebilir veya vermeyebilirsiniz. Et sizin demektir. Hiç ayırmadan öylece fakirlere de verebilirsiniz. Yedi ortağa göz kararı ile de verebilirsiniz.

Sual: Biri adak hayvanı, biri akika, biri de bayram kurbanı kesmem için bana vekalet verdi. Alacağım ineğe bunları da ortak etmem caiz midir?
CEVAP
Evet caizdir.

Sual: Kurban vekaletimi verdiğim kişi, 3 defa "kabul ettim" demesi mi lazım?
CEVAP
Hayır, bir kere demek yeter. Başını sallaması da yeter veya itiraz etmemesi kabul etmesi demektir.

Sual:
Bir tanıdığa (benim kurban işini hallet) diye para gönderdim. O da peki dedi. Bu vekalet oldu mu?
CEVAP
Evet, kurban vekaleti verilmiş olur. Ayrıca kesmeye kestirmeye etini derisini dilediğine vermeye seni vekil ettim demek gerekmez denirse güzel olur, denmezse yine vekalet verilmiş olur.

Sual: 7 kişi, vacip kurbanlarını, almaya, aldırmaya, kesmeye kestirmeye, eti dağıtmaya Veli�yi umumi vekil etse; bu 7 kişiden birinin vekaleti vacip değil de Adak olsa, bu kesilen tosunun eti, fakirlerle birlikte zenginlere de verilmiş olsa, ne olur?
CEVAP
Adak olan payı fakirlere vermesi gerekir. Zenginlere yedirirse yedirdiği kadarını tazmin etmesi gerekir. O kadar et alıp fakirlere vermesi gerekir. Kurbana zarar gelmez.

Sual:
Bu kimse vatan-ı aslisinin dışında, mesela İzmirli birisi Bursa�da birisine vekalet verip orada kestirebilir mi?
CEVAP
Evet kestirebilir, kendisi mukim ise vacip sevabı alır kendisi seferi ise nafile sevabı alır.

Sual: Almanya�dan kurbanın parasını Türkiye�ye memleketime gönderdim. Onlarda Kurbanlık hayvanı almışlar bir yoksul müslüman aileye vermişler. Tabii bu kurban benim ismime kesiliyor, vekaleten bu bizim yaptığımız iş caiz midir?
CEVAP
Kurban senin adına kesiliyorsa eti kime verilirse verilsin kurban işi tamamdır. Senin adına değil de canlı bir hayvan birisine hediye edilirse kurban olmaz, hayvan hediye edilmiş olur. Senin adına, kurban diye kesilmişse mesele yok.

Sual: Bazı sebeplerden dolayı vekaleti verirken gerçek isim verilmeyip takma bir isim verilebilir mi?
CEVAP
Evet takma isim de verilebilir. Çünkü Allahü teâlâ onu kimin verdiğini bilmektedir.

Sual: Kurban vekaleti verirken: Benim kurbanımı al kes dağıt bu görevi sana veriyorum denilmiş, umumi vekalet kelimesi kullanılmamış. Vekil edilen kişi de ben senin kurban işini hallettireceğim demiş o da tamam istediğin gibi yap demiş. Bu durumda umumi vekil olmuş sayılır mı?
CEVAP
Evet, umumi vekil olmuş demektir.

Sual:
Bir dernekte kurban vekaleti alıyoruz. Bazı kimselere, (Kurbanını almaya, kesmeye kestirmeye bana vekalet verdin mi?) diyoruz. Sadece evet diyorlar. O cümleyi tekrar etmiyorlar. Böyle bir vekalet sahih olur mu?
CEVAP
Sahih olur.

Sual:
Ailece kurbanlarımızı hep vekaletle memlekette kestiriyoruz. Bazı kimseler aklımızı karıştırdılar. Bir kaza geçirmiştim. �Bak kurbanınızın kesildiğini bile görmediniz. Kurban belaları def eder. Sizin ki belki de kabul olmadı. Bu sene kurbanınızın kanını görün, kendi elinizle alın kestirin� dediler. Acaba kurbanı görmek, keserken başında bulunmak şart mıdır?
CEVAP
Öyle bir şart yok. Kurbanın kanını görmeyince kurban kabul olmaz diye bir şey yok. Vekil, asıl gibidir. İmkan olursa kurbanın başında bulunmak iyi olur.

Sual: Almanya�da çalışıyorum ve kurbanımı Türkiye�deki ablama göndermek için ne yapmam gerekiyor?
CEVAP
Ablanıza bir kurban parası gönderirsiniz. (Benim adıma bir kurban almaya, etini ve derisini istediğin yere vermeye seni umumi vekil ettim) dersiniz. O da bir kurbanlık aldırır, istediğine kestirir. Etini de dilediği gibi yer. İsterse başkasına da verebilir.

Sual:
Bir kişi kurban vekaleti verdi, fakat parasını eksik verdi. 100 lirayı sonra vereceğim dedi veremedi. Başka 2 arkadaş 100 lirayı verdi. Bunu götürüp verdik bu oldu mu?
CEVAP
Evet. Kurban vekaleti verenin para verme şartı yoktur. Eğer gücünüz yetiyorsa, kesecek paranız varsa, o kişiden hiç para almasanız da onun kurbanı sahih olur.

Sual:
Zengin, seferde iken, kurbanını vekile kestirse, adak olur mu?
CEVAP
Hayır. Nafile olur.

Sual:
Birine, (Benim için bir kurban al, kes) dedim. Alıp kesmiş. (Alacağımı da hediye ettim) dedi. Kurban sahih oldu mu?
CEVAP
Evet.

Sual: Birine (Bana bir koyun getir. Fakat bayramdan önce getirme! Bakacak yerim yok) dedim. O da, ben yok iken, bayramdan önce eve bırakıp gitmiş. Koyun gece ölmüş. Bu koyunu kim öder?
CEVAP
Alış-veriş tahakkuk etmemiştir. Siz ödemezsiniz.

Sual:
Zengin, bayramın ilk günü, kurbanını kesmek üzere birine verse, vekil de kesmese, bayram da geçmiş olsa ne yapmak gerekir?
CEVAP
Bu hayvanı tasadduk gerekir. Hayvan alınmamışsa bedeli altın olarak yine bir fakire verilir. Böylece borçtan kurtulmak mümkün olur ise de, kurban sevabına kavuşamazlar.

Sual: Eşimden vekalet almadan, onun adına vacip kurban kesmesi için bir arkadaşa vekalet verdim. Sonra hanımdan vekalet aldım. Böyle yapmam sahih oldu mu?
CEVAP
Sonra eşiniz bunu kabul etmişse sahih olur.
Birini vekil yapmak, îcâb ve kabul ile olur. Yani, (Seni vekil yaptım) ve (Kabul ettim) sözleri veya yazıları ile olur. Vekil, cevap vermeden, işi yapmaya başlasa, kabul etmiş olur. İş habersiz yapıldıktan sonra, sahibinin, izin verdim demesi ile de, vekil etmiş olur. (S. Ebediyye)

Kurban kesiminde ihtiyatlı davranmak

Sual: Bayram olduğuna karar verilip ve bayram namazı kılınıp, kurban kestikten sonra, Arefe olduğu anlaşılırsa, namaz ve kurban ne olur?
CEVAP
Şahitler ile, meşru olarak bayram olduğuna karar verilip ve bayram namazı kılınıp, kurban kestikten sonra, Arefe olduğu anlaşılırsa, namaz ve kurban kabul olur.

Ramazan ve Kurban bayramının şahitlerle meşru olarak anlaşılmadığı, hilalin gözetilmediği yerlerde, çeşitli hesap usulleri vardır. Bu usuller ile Zilhicce ayının ilk günü ve buradan da onuncu günü, yani Kurban bayramının ilk günü hesap edilir. Bayramın birinci günü, hesap ile bulunan gündür. Yahut, bir gün sonradır. Bir gün önce olamaz. Çünkü, gökte, ay, doğmadan önce görülemez.

İhtiyatlı hareket etmiş olmak için, böyle yerlerde, kurbanları, hesap ile bulunan bayramın ikinci günü kesmelidir. Sevabı ölülere gönderilecek olanı ise, hesap ile bulunan ilk gün kesmelidir. Çünkü, ölüler için, Arefe günü veya yılın her gününde kesilebilir.

Sual: Ramazan bayramı gibi, kurban bayramının hilali de, dünyanın bir yerinden görülünce, her yerde görülmüş sayılmıyor mu? Bir de hilal görülmeden bir gün önce bayram edilse, kesilen kurbanlar sahih olmaz mı?
CEVAP
İslam Ahlakı
kitabında bildiriliyor ki:
İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki: İmam-ı Sübki hazretleri, (Şabanın otuzuncu gecesi hilali gördüğünü bildiren olsa, hesap ile de, hilalin bir gece sonra doğacağı tespit edilse, burada hesaba inanılır. Çünkü, hesapla anlaşılan kesindir. Doğmadan bir gece önce görülmesi imkansızdır) buyurdu. Şems-ül-eimme Halvani hazretleri de buyuruyor ki: (Ramazan ayının başlaması, hilalin görülmesi ile olur. Hilalin doğması ile başlamaz. Hesap, hilalin doğduğu geceyi bildirdiği için, Ramazan-ı şerif ayının başlaması hesap ile anlaşılamaz. İki adil Müslümanın, (hilali gördük) demeleri ile veya Kadı�nın hüküm etmesi ile, bir yerde Ramazan başlayınca, dünyanın her yerinde oruca başlamak lazım olur. Hac, kurban ve namaz vakitleri böyle değildir. Bunlar vakitlerinin bir yerde malum olması ile, başka yerlerde de böyle olmaları lazım gelmez.) [Redd-ül-muhtar]

Hesaplar doğru yapılırsa hilalin doğuşunu tespit etmek güç değildir. Çünkü Allahü teâlânın nizamında zerre kadar yanlışlık olmaz. Hilal, hesabın bildirdiği saatte doğar, saniye şaşmaz. Hesaptan bir gün önce bayram etmek ilme aykırıdır, yanlıştır. Çünkü hesaptan önce hilalin görülmesi imkansızdır. Güneşin doğuşu da aynen ayın doğuşu gibidir. Bir kimsenin güneş doğmadan ben güneşi gördüm demesi elbette yanlıştır. Güneş ancak takvimlerde bildirilen saatte doğar. Daha önce doğması imkansızdır. Ama güneş doğduğu halde, hava bulanık olduğu için görülmeyebilir.

Ayların başlamasını gösteren hilal de böyledir. Hilal hesapla bulunan gün ve saatte doğar. Ancak o gün o saatte görülmeyebilir. Dinimiz hilalin doğmasını değil, görünmesini esas alır. Hilal görülmedikçe hesapla veya ayları tespit usulleriyle bulunan günde bayram yapılmaz.

Ramazan hilali dünyanın herhangi bir yerinde görülünce, orucun başlaması ve Ramazan bayramı her yerde aynı gün olur. Dürer�deki hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Sizin orucunuz, herkesin oruç tuttuğu gündedir. İftarınız da herkesin iftar ettiği gündedir.) [Tirmizi, Ebu Davud]

Bu hadis-i şerif, normal Türkçe ile şöyle söylenir:
(Herkes oruca başlayınca siz de başlayın, herkes bayram edince, siz de bayram edin.)

Fakat kurban bayramı böyle değildir. Amerika�da zilhicce hilali görülse, Türkiye�de görülmese, Türkiye�de de görüldü kabul edilmez.

Kurban bayramının hesapla tespit edildiği yerlerde, şer�an sabit olan bayramı bilmedikleri için, müslümanların, bayram zannederek Arefe günü kestikleri kurbanlar sahih olur.

İhtiyatlı hareket etmiş olmak için, her zaman kurbanları, hesap ile bulunan bayramın ikinci günü kesmelidir.

Kaç tane bayram ?

* Elbette müminin en büyük bayramı günahlarının af olunduğu gündür, son nefeste imanla öldüğü gündür, hesapta mizanda sevaplarının çok, günahlarının yok olduğu gündür. Elbette müminin bayramı sırat köprüsünden geçtiği gündür. Elbette müminin bayramı Cennette Peygamber efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) görmek ve ondan sonra rüyet-i ilahiyeye mazhar olmaktır.

Bayram! Kaç tane bayram. Müslüman olmak bir bayram. Ehl-i sünnet olmak bir bayram. Büyükleri tanımak bir bayram. Hayırlı işte istihdam edilmek bir bayram. Dostlarla beraber olmak bir bayram. Müslümanların yüzüne bakmak bir bayram. Cenab-ı Hak, bir mümini bir müminin yüzüne muhabbetle bakarsa, onu affeder. Bir müslüman bir müslümanı sevindirirse Allahü teâlâ ona nafile hac ve umre sevabı veriyor. Yani Allahü teâlâ kullarına çok kazansınlar çok kâr etsinler, çok kârlı çıksınlar diye ufak bahaneler yaratıyor. Allah�ın dergahında ehil naehil beraberdir. Bir tanesi Cenab-ı Hak tarafından kabul edilse o kulların içerisinden, bir tanesini sevse Cenab-ı Hak, onunla beraber olanların hepsi içeriye, tasnif yok çünkü orada. Sen cahilsin çık dışarı olmaz.

Allahü teâlânın varlığına, birliğine, Peygamber efendimizin Onun Resulü ve kulu olduğuna görür gibi inanmak lazımdır. Zaten kelime-i şehadette bu bildiriliyor, görmüş gibi şehadet ederim deniliyor. Bu iman elde edildi mi, diğer tarafların hepsi kolay hallolur. İmanın elde edilmesi için elhamdülillah imkan var. Peki onun güçlendirilmesi, onun kuvvetlendirilmesi onun sağlamlaştırılması nasıl olur? Onun da kolayı var.

Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Dinül mer-i dinül ahihi), insanın dini arkadaşının dini gibidir. İmanını güçlendirmek isteyen, imanı güçlü olanlarla beraber olmalı. Çok ibadet yapmak isteyen, en güzel ibadet yapanla, en güzel ihlasla çalışanla beraber olmalı. Bu sefer o da, onun gibi olur. Gerek imanın güçlenmesi, gerek ihlasın artması, gerek ibadetlerin artması veyahut felaketlerin artması günahların artması, küfre varması hep insanın vereceği kararına bağlıdır. Tercih meselesidir. Ne olmak istiyorsa, o taraftaki insanları bulacak, onlarla arkadaşlık kuracak. İyi olmak istiyorsa iyilerle beraber, kötü olmak istiyorsa kötülerle beraber olacak. Gayet tabii bir şey bu. Dünya ve ahiret saadeti için, iyilerle beraber olmayı tercih etmeli.

* Allahü teâlâ insanlara iki tane bardak ihsan etti! Bu iki bardaktan biri som altın, diğeri çömlek. Altın olan yere düşse de kırılmaz. Diğeri elden bir düşse parça parça olur. Birinin üzerinde ahiret, diğerinde dünya yazıyor. Ahiret yazana dünyalık da girse ahiretlik oluyor. Dünya yazana ahiretlik de girse dünyalık oluyor. Bu bardaklara koyduklarına dikkat etmeli. Hangi bardağı tercih ettiğine dikkat etmeli. Ahiret bardağı kabirde, sıratta, her yerde geçiyor. Cennetten gelmiş, sahibini de Cennete götürüyor. Bir gün birini, bir gün öbürünü öne alıp durmamalı. Ahiret bardağını tutup bırakmamalı.

* Seyyid Abdülkadir Geylani hazretleri buyuruyor ki:
Bir kimse ödemek niyeti ile borç aldıysa Allahü teâlâ üç şekilde ödeme kolaylığı verir:

1-
Alacaklıların kalblerine merhamet verir, sabrederler.

2 -
Kalblerini yumuşatır, bir miktarını hediye ederler.

3-
Alacaklarının tamamını hediye ederler.